Blogun Amaci

Merhaba Arkadaslar,

Bu blog Ege Universitesi Biyomuhendislik Bolumu'nde okuyan ya da okumak isteyen arkadaslarimizin soru ve sorunlarina yardimci olabilmek, bir paylasim ortami olusturularak deneyimleri gelecegin Biyomuhendisleri'ne aktarabilmek uzere nacizane bir hafiza olusturabilmek amaciyla acilmistir. Yorumlar, sorular vs. herturlu paylasimi dile getirmek bazinda herkese aciktir. Yararli olmasi dilegiyle,

Rukan Genç, Ph.D
Biyomuhendis

Post Doc. UNAM, Bilkent

25 Temmuz 2008 Cuma

Universite adayi arkadaslarimiza mezunlardan... (IV)

Merhaba. Geçmiş olsun. Öncelikle bölüm süper, evet ama anlayana. Cümle havada kaldı tabii, bu yüzden kendi 5 yıllık maceramla bunu açıklamak istiyorum. Bu bölüme 2002 yılında girip uzatmalı olarak 2007'de mezun oldum. Şuanda yüksek lisans başvurularını bekliyorum (bu gecikme benimle ilgili). Bölüme girme hikayem çoğu biyomühendis ve adayı arkadaşlarıma benziyor. Başta tıp isteniyor, (özellikle ben mühendislikten başka herşeyi yazarım diyordum:)) daha sonra puan tıpa göre şöyle böyle geliyor ve o güne kadar kendini laboratuvarda hayal etmiş bünye başlıyor bir çıkış yolu aramaya. Akla hemen genetik geliyor. Mmm harika. Tıp da neymiş canım. Bakılıyor bölümlere, o da ne, biyomühendislik diye yaklaşık bir senedir göze çarpmayan yeni bir bölüm çıkıyor karşıya. Hemen şöyle düşünülüyor : e bu çok iyi, tıp olsaydı zaten ne öyle ezberle ezberle, bunda hem hesap kitap var hem biyoloji var. Ohoo genetik mühendisliği diye alt bölümü bile var. Kesin yazıyorum. Eveeet. Benim seçimim işte tam olarak böyle oldu, yani tamamiyle bilinçsizdim. Uzak bir şehirde okuduğum için gelip hocalarla, öğrencilerle konuşma imkanım da olmamıştı. Bölümün web sayfasında gördüğüm "genetik mühendisliği" kısmı beni çok etkilemişti. Tabi ki ders içeriklerini incelemiştim. Biyoproses mühendisliği, biyokataliz ne biliyim işte stokiometri (daha çok var) v.s. derslerin olduğunu tabi ki görmüştüm. Ama beynini ÖSS'ye kurban eden, Kırklareli gibi danışılabilecek insan kıtlığı çekilen bir şehirde yaşayan heyecanlı kişilik olarak, bunlardan bir şey anlamayıp, "biyolojiyle ilgili boşver, egzantrik de isimleri var " deyip üstüne atlamış bulundum. Bölümün temelinin bu ve türevleri derslere dayandığını ve bunların ilgimi bir türlü çekmediğini kabullendiğimde ise çok geçti. İkinci sınıfı bitirmiştim bile. Bu şekilde üçüncü sınıfa geldim. Vee olanlar oldu. Vizelere gelindiğinde derslerin çoğuna girmemiş olduğumu farkedip, devamsızlıktan kaldığımı anlayınca, öyleyse sınavlarına girmemin ne alemi var diyebilmiştim. Finallerine de dolayısıyla girmedim. İkinci dönem de aynı ilk dönem gibi oldu. Toplamda sınavına girdiğim 4 dersi geçebildim sadece. İkisi zaten kalmanın mümkün olmadığı derslerdi:) Kendi olumsuz deneyimlerimi neden anlatıyorum şimdi? ÖSS'den (ÖSYM de olabilir) yeni çıkmış 17-18 yaşındaki çoğu arkadaşın kafa karışıklığını ve bilinçsizliğini (hakaret anlamında değil kesinlikle, çoğumuz öyleydik) tahmin ettiğim için; bir de bu yanı var(bkz. mühendislik), size uygun olup olmadığını çok iyi etüt edin, biyoteknolojinin ne anlama geldiğini iyice anlayın, ne ile karşılaşacağınızı, karşılaşacağınız şeyin kafanızda canlandırdığınız konuyla alakası olup olmadığını sanal olarak değil birebir öğrenin demek için. Sadece biyomühendislik için değil, bu gibi yeni ve çok disiplinli diye tabir edilen her bölüm için bu geçerli ve çok önemli. Bunları yapın ki, bölümdeki en verimsiz öğrencilerden biri olarak kimsenin ve en başta kendi vaktinizi boşa harcamayın. Benim yaptığım gibi bir yol izlemeye kalkarsanız, ne kendinize ne biyomühendislik bölümünün gelişimine ne de bir şeyler öğrenmeye çalışan arkadaşlarınıza bir faydanız olur. Ancak dersleri bir robot hissiyatıyla bir an önce geçip, başka bir çıkış yolu aramakla kendinize işkence edersiniz. Çok uzatmak istemiyorum ama kendi maceramın sonunu tamamlamak isterim. Her şeye rağmen sonunda toparlanıp üçüncü sınıfı bir nevi tekrar okuyarak da olsa bölümü bitirebildim. Bölümü bırakmaya kadar varan gel gitler yaşasam da, bu bölümü bitirdiğim için aslında şuan memnun sayılırım. Çünkü geç de olsa mezun olduğum bölümün "işte bunu yapacaksın, başka bir şey olmaz" denilen bir program olmadığını ve bu programı nasıl kendi istediğim yol için kullanabileceğimi farkettim. Aslında tam da demek istediğim bu. Diğer arkadaşlarımın da dediği gibi aslında diğer bölümlerden çok daha büyük oranda, kişinin kendi iradesiyle yön verebildiği bir bölüm (genelde yüksek lisans sonucu). Neredeyse, ne kadar öğrenci varsa o kadar farklı kullanım şekli çıkıyor ortaya her yıl. Ama bu kadar sayıda seçenekten burada bahsedebilmek mümkün değil. Bu yüzden araştırmanızda yarar olacak en önemli kısım, bu seçenekler. Seçenekleri ve kendi isteklerinizin çakışıp çakışmadığını bölüme girip dersleri geçme paniği içinde öğrenmektense, girmeden öğrenin, uyarsa ne ala deyin bence. (Ama dediğim gibi ben bile, en uç örneklerden biri olmama rağmen, bölümün esnekliği sayesinde buraya kadarmış demiyorum mesela.) Gelelim mezunlara. Mezun arkadaşlarımdan her biri de farklı bir yönde ya eğitime devam ediyorlar, ya çalışıyorlar. Eğitime devam eden daha çok tabii. Yüksek veya doktora yapanlar genellikle iş başvurusu yapmayıp direkt eğitime devam ediyor ama yine de çalışma imkanı henüz istenilen düzeyde değil. Aslında bu sorun çoğu meslek için geçerli ama biraz derecesi farklı sanırım. Yurtdışında bilinen, önem verilen ve yüksek maaşların verildiği bir dal olsa da Türk işverenler henüz biyomühendisleri keşfedemediler. Fakat ilk yıllardan bu yana iş konusunda yol katedildiğini düşünüyorum. Şuana kadar bir çok yere başvurdum. Bana bir yararı olmadı ama bölümü baya tanıttım sanırım:) Özellikle ilaç şirketleri önce çok ilgileniyorlar. Lütfen bölüm hakkında bir yazı gönderin diyorlar. Oldukça kapsamlı bir yazı gönderiyorum. Mailler, telefonlar falan derken samimi bile oluyorum bazılarıyla. Ama anlıyorum ki korkuyorlar. Bilindik bir şeyler olsun istiyorlar. İş bulanların çoğu bildiğim kadarıyla biyomedikal şirketlerindeler. Klinik aplikasyon uzmanı ve satış mühendisi gibi ünvanlarla. Diğerleri de maya, aşı, gıda, motor yağı gibi değişik fabrikalarda çalışıyorlar. Benim başvurduğum bir çok yer ilaç fabrikasıydı ama ilaç sektöründe çalışan var mı bilmiyorum. Sanırım yok. Ama olacaktır, çok yakın, hissediyorum:) Şaka bir yana gerçek olan bu. Yüksek ya da doktora yapanlar ise (yurtdışındakilerin sayısı çok) hallerinden memnun anladığım kadarıyla. Biyomühendislik altyapısıyla ilginç ve en önemlisi işe yarar bir şeyler yaptıklarının farkındalar. Eninde sonunda bir şekilde para da kazanacaklar. Mutlular yani. Amaç da bu değil miydi? Vardığımız sonuç nedir? Bölümü seçmeden önce biyomühendis ne yapar değil de ben ne yapmak istiyorum ve biyomühendislik bunu yapmama temel oluşturur mu ya da yardımcı olur mu diye sorgulamak. En azından şimdilik. Bölüm içinden ve dışından ilgili kişilerin görüşleri sizin mezun olduğunuz senelerde ya da bir süre sonra, biyomühendisliğin daha fazla keşfedilmiş ve daha aranan bir meslek olacağı yönünde. Dolayısıyla, hali hazırda her geçen yıl artmakta olan puanının bahsettiğimiz senelerde tıpla yarışır hale gelmesi olası. Bunun için bölüm başkanımız, hocalarımız, ve pek çaktırmasa da mezunlar her yerde bir şeyler yapıyor. Bu sayede en azından eğitimi süresinde ve sonrasında da "idealist değilsen ayakta kalamazsın" şartı olmıyacağı ya da daha az olacağı açık. Bunu göz önünde bulundurmanız seçiminizi etkileyebilir. Doğaçlama ve uzun oldu kusura bakmayın. Hoşça kalın.

Bengu Goren

2 yorum:

hilal dedi ki...

bende işte tam sizin bu bölüme başladığınız durumdayım denebilir :) tek fark araştırdım ve sevdim bile doktorluk için ölüyorum ama panım yetmiyor biyomühendisliği yeni keşfettim ve ilk kez tıp dışında başka birşey beni heyecanlandırdı kaç gündür yaşadığım bunalımdan çekti çıkardı. yazınızsa bi harika kendi adıma çok teşekkür ederim.

Unknown dedi ki...

Yazınız çok bilgilendirici olmuş. Tam aradığım yazı diyebilirim. Bana çok katkısı oldu. Çok teşekkürler :)